29 Ekim 2013 Salı

İki Gözüm Varşova #1 - Roma

Bilenler bilmeyenler vardır ben tekrar yazayım , yaz aylarında Varşova'da gönüllülük projesi kapsamında kreşteki çocuklara ingilizce ve kültürümüz hakkında bilgi vermek üzere International Kindergarten projesine seçildim. Ülkemizden giden tek katılımcı olmanın haklı sevinciyle plan programlar yapıldı , günler beklenildi.
Yaptığım plana göre 5 gün öncesinde Roma'ya ulaşıp oradan Varşova'ya geçicektim. Plana uygun olarak Roma'ya ulaştım. Elimdeki kısıtlı bütçeyle Roma'da hostelimi ayarlamış , çetrefilli bir yolculuktan sonra check-in yapmıştım hostele. Kaldığım Happy Days hostel illegal olduğu için sabah 10 akşamüstü 5 arası hostele giriş yapmak yasaktı. Bu sebepten dolayı ikinci günümde sabah 10'da yaklaşık 35 derece sıcakta Roma sokaklarına daldım. Sokaklar kazan ben kepçe hesabı sanki 10 yıldır Roma'da yaşıyor gibi gezmeye başladım. İtalyan sanıp soru soranlar egomu tatmin etmedi değil açıkçası , neyse efendim gel gelelim bütün tarihi görülmesi gereken yerleri gördüm Roma'da ancak size tavsiyem sanat tarihi , mimari gibi konularda ön bilgiye sahip olmanız. Eğer benim gibi giderseniz "ulen vinç yokken nasıl yapmışlar hiamina " mertebesinden öteye geçmeniz zor. Bir de Michelangelo , Da Vinci büyük adamlarmış geyiklerinde sıkışıp kalıyorsunuz.
Gezi Parkı olayları sırasında yaralanmış olmam dolayısıyla hostelde tanıştığım tüm arkadaşlarımla bu konuyu tartıştık. Özellikle Eowyn'in olaya tam bizim gibi bakması iyi mesajlar verebildiğimi göstermesi gurur duymamı sağladı. Roma'da ilk kültür şokunu ve ingilizce problemlerini aştıktan sonra , gece hayatına atılalım dedik ama pek olmadığını gördüm. Romalılar tatile çıktı zırvasına inanmadığımı da belirteyim , benim için gerçekten ölü bir gece hayatı vardı Roma'nın. Ama St.Angelo kalesi önünde 7-8 farklı milletten arkadaşlarla geçirilen o geceyi unutmam mümkün değil ,  o başka bir yazının konusu. Neyse Roma'da günler geldi geçti yan tarafımdaki 10 yataklı odada Şilili çiftin herkesin içinde cinsel ilişkiye girmesiyse enteresan olaylar silsilesinin başlangıcıydı sanırım.
Geceleri dışarı çıkma deneyimlerimde wing-man olarak edindiğim Mathiue beni Brezilya'nın kuzeyinded Fortaleza'ya , Patrick ise Avustralya'nın güneyi Perth'e davet etti. Umarım bi'gün bu seyahatleri gerçekleştirebilecek imkanım olur.Roma benim için hayatımda gördüğüm en güzel şehir , pahalı restoranlar ve her yerde buz gibi su akan çeşmeleriyle akılda kalıcak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder